Sabah saat 10 gibi Hotel Hallmark Inn kahvaltısından yararlanarak dısarı ciktim. Malesef, turkiyeden getirdiğim bilgisayarı (esat’ın bilgisayarı) valize koymak gibi bir hata yaptigim icin, bilgisayarın ekranı valizi actigimda calismiyordu. Bende hemen bir internet kafe arayışına ciktim ve sabah 11 gibi sunumumu son haline getirecegim internet kafeyi buldum (saati 5 MYR). Yaklasik bir saatlik bir duzeltmenin ardından, sunuma bir iki istanbul motifi ekledikten sonra, çıkış yapmak için hotel hallmark inn’e geri döndüm.
Hallmark Inn’den çıkış yaptıktan sonra çantamı alıp, Euro rich hotele dogru yürüdüm. Mahkota square (yada plaza mahkota ) denen yere gittim ve Euro rich hotel için giriş saatini beklemeye basladim. İlk etapta plazanın girişindeki bir pastaneye girdim. İçerideki fiyatların çok pahalı olduğunu gördükten sonra sadece bir fanta istedim. Tam oturacaktım ki, kasiyer seslendi:
-Efendim sadece bir fanta alıcaksanız, size üst kattaki restorana gitmenizi tavsiye ederim. Burada herşey çok pahalı orada çok daha ucuza bulabilirsiniz.
Bu muazzam yardımseverlik için teşekkür ettikten sonra bana tavsiye ettikleri yere gittim ve fiyat uygun olduğu için de 7.5 ringgit vererek pataya ve 2.5 ringgit’e 7up aldım. Ardından euro rich hotele yerleştim ve akşama doğru tekrar dışarı çıkarak şehri gezmeye başladım.
Ve evet bilgisayar bahsettiğim hale geldiği için, iki hafta boyunca gittiğim her yere bu bilgisayarı taşıdım ve hic kullanamadim. Bilgisayarın ekranının üst tarafından kasası kırılmıs ve bir miktar acilmis ve cd sürücüsü calismiyor durumdaydı. O yüzden astarı yüzünü geçmemesi için hic tamirata girişemedim. Velhasıl, böylece öğrendim ki bilgisayarsız da backpacking mümkün olabiliyormus. Ama sonradan gördüm ki en konforlusu bir tablet esliginde backpacking yapabilmekmiş. 🙂
[bu arada hatırlatmak gerekirse, 1 TL = 1.7 MYR]
Bir cevap yazın